Allah'ın evrene koyduğu yasalar nelerdir ?

Deniz

New member
Evrenin Sessiz Yasaları ve İki Yolun Hikâyesi

Selam dostlar,

Bu akşam size uzun zamandır içimde büyüyen bir hikâyeyi anlatmak istiyorum. Hani bazen hayatın akışında, görünmez bir elin her şeyi düzenlediğini hissedersiniz ya... İşte o hissin peşine düşen bir kadının ve bir erkeğin yollarının kesişme hikâyesi bu. Belki hepimizin içinde yankılanacak, belki bir yerlerde siz de kendi parçanızı bulacaksınız bu satırlarda.

---

Başlangıç: Rüzgârın Yönü ve İnsanın Sınavı

Bir kasabanın en yüksek tepesinde, sabahın ilk ışıklarıyla uyanan Deniz vardı. Sessiz bir karakterdi; düşünmeden konuşmaz, adım atmadan plan yapmazdı. Hayata stratejik yaklaşırdı çünkü inanırdı: “Allah evrene düzen koymuşsa, o düzenin içinde en küçük ayrıntının bile bir anlamı vardır.”

Aynı kasabada Ela adında bir kadın yaşıyordu. Onun kalbi, insanlara empatiyle dokunmak için yaratılmış gibiydi. Birinin yüzü asılsa, kendi yüreği bulutlanırdı. Ela, Allah’ın evrene koyduğu yasaları kalbiyle hisseden biriydi. Gözle göremediğimiz bağların, sessiz bir merhametin, görünmez adaletin farkındaydı.

---

Karşılaşma: Bir Yol Ayrımında

Bir gün kasabanın alt tarafında büyük bir sel oldu. Toprak kaymış, yollar kapanmıştı. Deniz, kasabanın kriz komitesindeydi; planlar yaptı, haritalar çizdi, nehrin akış yönünü hesapladı. “Su akacaksa bir yatak bulmalı,” dedi. Her şeyi akıl süzgecinden geçirdi.

Ela ise sel bölgesinde insanların evlerini, çocuklarını, hatıralarını kurtarmaya koşmuştu. Bir yaşlı kadının elinden tutarken, “Su, Allah’ın rahmetidir ama sınav da olur. Önemli olan, o rahmetin içindeki hikmeti görebilmek,” dedi.

O gün, iki farklı bakış açısı aynı noktada buluştu: Deniz’in hesaplamaları sayesinde sular yeni bir yatağa yönlendirildi, Ela’nın şefkati sayesinde insanlar panik yerine dayanışmayı öğrendi. Kasaba kurtuldu. Ama asıl kıvılcım o gün yandı — biri akılla, diğeri kalple bakıyordu aynı gerçeğe.

---

Evrenin Yasaları: Görünmeyen Bir Denge

Zaman geçti. Deniz, bu olaydan sonra kendini hep şu sorunun etrafında buldu: “Allah evrene hangi yasaları koydu ki, her şey bu kadar ölçülü?” Geceleri gökyüzüne bakar, yıldızların düzenine hayran kalırdı. Onun için evren bir mühendislik harikasıydı:

Yerçekimi vardı, zamanın akışı vardı, neden-sonuç vardı.

Ama Ela’ya göre, evren sadece hesaplarla dönmezdi. O, dua eden bir annenin kalbinde yankılanan bir titreşimi, bir çocuğun tebessümünde yankılanan bir merhameti de kapsardı.

Bir akşam, kasaba meydanında otururlarken Ela dedi ki:

“Deniz, Allah yasaları sadece doğaya değil, kalplere de yazmış. Bak, birine iyilik yaptığında o iyilik dönüp seni buluyor. Bu da bir yasa değil mi?”

Deniz sustu. O anda fark etti: Allah’ın yasaları sadece fiziksel değildi. Ruhun da yasaları vardı; adalet, merhamet, sabır, sevgi… Bunlar da evrenin görünmeyen dengeleriydi.

---

İmtihan: Dengenin Bozulduğu An

Bir yıl sonra kuraklık geldi. Toprak çatladı, su kaynakları azaldı. Kasaba halkı panikteydi. Deniz çözüm aradı: yeni kuyular açtı, suyu adil paylaşmak için sistemler kurdu. Fakat insanlar yine kavga etti.

Ela ise köy meydanında bir grup çocuğa suyun kıymetini anlatıyordu:

“Allah suyu rahmet olarak verir. Ama biz israf edersek, o rahmet bizden uzaklaşır.”

Bir gün, Deniz yorgun argın eve dönerken Ela’yı kuyu başında dua ederken gördü. Ellerinde bir avuç su vardı, gözleri yaşlıydı.

“Ben suyun akışını hesaplıyorum,” dedi Deniz, “ama sen onun yönünü kalbinle buluyorsun.”

Ela gülümsedi: “İkisi de lazım. Çünkü Allah hem aklı hem kalbi insana emanet etti.”

---

Sonuç: Yasaları Anlamak, Kendini Anlamaktır

O günden sonra Deniz, sadece evrenin fiziksel yasalarını değil, duygusal yasalarını da anlamaya başladı. Geceleri yıldızlara bakarken artık şunu düşünüyordu:

“Yıldızların doğuşu kadar bir annenin duası da planlı. Güneşin doğuşu kadar bir çocuğun tebessümü de Allah’ın düzenine dahil.”

Ela ise her sabah kasabanın çocuklarına şu cümleyi söylerdi:

“Allah’ın yasaları sadece gökte değil, senin içinde de yazılı. Ne zaman kibirden uzak kalırsan, doğayla uyum içinde olursun. Ne zaman şükredersen, evren senin yanında olur.”

Deniz ile Ela’nın hikâyesi, kasaba halkına unutulmaz bir ders verdi:

Evrenin yasaları sadece taşta, toprakta, yıldızda değil; insanın kalbinde de saklıydı.

Allah düzeni kurarken, her şeyin bir denge içinde olmasını istemişti.

Aklın soğukkanlı stratejisiyle kalbin sıcak sezgisi birleştiğinde, işte o zaman evrenin ritmiyle uyum başlıyordu.

---

Forumdaşlara Bir Söz

Dostlar, bu hikâyeyi paylaşmak istedim çünkü bazen hepimiz bir şeyleri çözmeye çalışıyoruz: neden bazı insanlar haksızlık ediyor, neden bazen emeklerimiz karşılıksız kalıyor, neden doğa bize öfke gibi gelen felaketlerle sınav veriyor?

Ama belki de cevap, Allah’ın evrene koyduğu o sessiz yasaları fark etmekte.

Bazen akılla, bazen kalple…

Deniz’in hesapladığı gibi stratejik; Ela’nın hissettiği gibi şefkatli olmayı öğrenmekte.

Yasalar hep orada; biz görsek de görmesek de işlerler.

Belki de insanın görevi, o yasalarla inatlaşmak değil, onlarla uyum içinde yaşamayı öğrenmektir.

Siz ne dersiniz dostlar?

Sizce Allah’ın evrene koyduğu en derin yasa hangisidir — adalet mi, sabır mı, yoksa sevgi mi?

Yorumlarınızı merakla bekliyorum.